1 Mayıs 2014 Perşembe

Blogcu Anne ile Annelik Halleri Üzerine Sohbetimiz

Geçtiğimiz hafta Tavsiye Evi'nden "Blogcu Anne ile sohbet" konulu bir mail gelince hemen katılmak istiyorum diye mail atmıştım. Blogcu Anne'yi ( Elif Doğan) Nehir'e hamileyken gebelik günlükleri ile takip etmeye başladım ve o gün bugündür en sevdiğim bloggerların başında geliyor.  
Salı günü söyleşiye katılmak için Tavsiye Evi'ne gittim. Bu Tavsiye Evi'ne ilk gelişimdi. Şipşirin, sponsor firmalar tarafından döşenmiş, gerçek bir ev hissi uyandıran sıcacık bir mekan. Özellikle koltuklarına ve mutfağına bayıldım! 
Konumuz tabi ki annelik halleriydi. Neler yaşıyoruz, çevremizdekilerden neler bekliyoruz, dertlerimiz neler, kardeş olmalı mı gibi çeşitli konulardan konuştuk, maceralarımızı paylaştık, bir yandan da yedik içtik. 
Blogcu Anne'nin yazdığı "Annelik Her Zaman Toz Pembe Değil" kitabı da söyleşi boyunca elimizdeydi. Kitabı daha önce okumuştum,  çok içten bir dille yazılmış, anneliğin her yönünü anlatan bir kitap. Okurken  "İşte ben de bunu demek istemiştim", "İşte benim hayatım" diyebileceğiniz sahneler geliyor gözünüzün önüne. 
Annelik gerçekten zor zanaat. Anne olmadan önce belki kendini bile o kadar düşünmezken, çocuk olduktan sonra bir anda bakış açın değişiyor. Önceliğin çocuğun oluyor. Onun için hep en iyisini istiyorsun. Diyelim o gün az yemek yedi, ya da mesela meyvesini yiyemedi, ay içinde bir huzursuzluk, bugün onu iyi besleyemedim. Ya da o sırada oyun oynamak istedi ama sen bir şeyleri yetiştirme derdindesin, o anda onunla oynayamadın, sonrasında bir pişmanlık, acaba bugün onu üzdüm mü diye. Bazen kendime hakim olamayıp bağırıyorum, özellikle hiç beni dinlemediği zamanlarda, sonra da yine kendime kızıyorum, o daha bebek ne anlasın, sabırlı olman lazım diye. Gezip tozma yerlerini bile ona göre seçmeye başlıyorsun. Hayatını artık ona göre yaşıyorsun. Kocanın hayatı asla seninki kadar değişmiyor. Hayatı tümden değişen sensin. Kendi keyiflerinden, küçük zevklerinden vazgeçip çocuğunla ilgilenen sensin. Artık arkadaşlarınla eskisi kadar dışarı çıkamayan, dilediği gibi alışverişe gidemeyen, şöyle oturup saatlerce kitap okumak, ya da arka arkaya 2 film izlemek için onun uyumasını bekleyen sensin.Her şeye uyum sağlamak zorunda kalan sensin. Sabırlı olmak, becerikli olmak, güçlü olmak,anlayışlı olmak zorunda kalan sensin. Ama tabi ki onun bir gülüşü, sarılışı bütün bunları sana unutturabiliyor bazen. İyi ki geldin dünyama diyorsun. İyi ki canıma can kattın diyorsun. 

Neyse, kısaca annelik zor be dostum :) 





       Kitaplarımızı imzalattıktan hemen sonra 


Duvardaki bu güzel resimle fotoğraf çektirmemek tabi ki olmazdı! 

Tavsiye Evi'ne bu güzel gün için teşekkür ederim, umarım başka etkinliklerde tekrar buluşuruz :) 

Sevgiler,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder