10 Temmuz 2014 Perşembe

Soğuk Ayran Çorbası

Sıcak çok sıcak, dışarı çıkmadan akşama kadar evde oturmak çok sıkıcı oluyor ama bu havada başka bir alternatifimiz yok. Akşamüstü hava biraz serinleyince dışarı atıyoruz kendimizi. Dün Suadiye sahiline indik, millet denize giriyordu, çok özendim ama buralardan denize girme işi pek bana göre değil, ben isterim Bodrum Bodrum Bodrum :) Ama çıkardık Nehirin ayakkabılarını, en azından ayaklarını suya değdirdik, hoşuna gitti onun da.. 

Nerden nereye geldim, ben bu sıcak günlerde içimi rahat, serinletici, besleyici, yapımı çok kolay, pek çok kişinin bildiği, yine de arşivimde dursun dediğim bir çorba tarifi verecektim değil mi? Evet, gelelim tarifimize: 


Soğuk Ayran Çorbası 


  • 1 büyük kase haşlanmış nohut
  • 1 büyük kase haşlanmış fasulye
  • 1 büyük kase haşlanmış buğday
  • 750 gr yoğurt 
  • Çorba kıvamını sağlayacak kadar soğuk su 
  • Tuz, nane, kırmızı biber 
  • Biraz zeytinyağı 


  1. Yoğurdumuzun üzerine soğuk su ekleyerek çırpıyoruz. Aslında burada ölçü tamamen size kalmış. Çorbanızı sevdiğiniz yoğunlukta yoğurt/su miktarını arttırıp azaltabilirsiniz. 
  2. Haşlanmış malzemeleri, baharatları ve biraz zeytinyağını da ekleyip karıştırıyoruz. 
  3. Soğuk su ve soğuk yoğurttan yaptığımız çorbamız içime hazır, afiyet olsun :) 
Not: Nohut, fasulye, buğday gibi yiyecekleri önceden haşlayıp dipfrize porsiyonluk olarak koyarak 5 dakika da çorba hazırlayabilirsiniz. Ayrıca soğuk sevmezseniz, bu çorbayı sıcak olarak da tüketebilirsiniz. 

8 Temmuz 2014 Salı

Tatil Manzaraları vol.2

Efendim, kısacık tatilimiz bitti, tabi ki doymadık,doyamadık...  Bir sürü foto, video ve güzel anılarla döndük, bunlarla bir sonraki tatile kadar idare edeceğiz mecbur. 

Fotolara baktıkça mutlu oluyoruz, yüzden fazla çekmemize rağmen keşke daha çok çekseydik diyoruz.Nehir de dans ettiği, havuza girdiği, çimenlerde koşuşturduğu, gülücükler saçtığı videoları izlemeyi çok seviyor.

Bizimki ilk 2 gün kumdan korktu, ayağını basmak bile istemedi. Huylu kızım benim, babasına çekmiş bu konuda, kum tanelerinden rahatsız oldu! Ama ben inatçı anne, hayır bu kum sevdirilecek diye inat ettim ve biraz başardığıma inanıyorum :) 

Gerçekten mutluydu tatilde, İstanbul'daki hayatımızdan daha özgürdü, sıcaktan yemek istemedi sadece, daha çok kiraz,karpuz, üzüm ve muhallebiyle beslendi. Ne kadar dert etsem de bu durumu, aman be tatildeyiz, bir kaç gün de böyle yesin ne olacak diye ikna ettim kendimi. 

Bir de tutturma huyu fenaydı, restoranda bir rahat yemek yedirmedi bize. Kendi yemeği bitince illa ki hemen kalkılacak, gezmeye gidilecek. Yanımızda arkadaşlarımız olmasına rağmen onlarla gitmeyi de kabul etmedi, ya ben ya babası...
Ne yapalım, çocukla tatil tam bir tatil olamıyor tabi, buna da şükür, gene de beklediğimden iyi geçti. 

Özellikle denizde ve denizin dalgalı olduğu zamanlar havuzda çok güzel vakit geçirdik kızımla. Deniz'i uzaktan görür görmez "Nenizz" diye bağırıyor, ilk girişte bizim bile şöyle bir üşümemize rağmen gıkını çıkarmıyor, bazen simidinde, bazen kucağımızda çap çap yaparak keyif yapıyordu küçük hanım. 

Bu arada otelimiz IC Hotel Santai Belek, bir çok otel arasında kararsız kalmışken son anda gördüğümüz ve hadi artık bunu seçelim dediğimiz ve açıkçası fazla bir beklentiyle gitmediğimiz bir oteldi. Ancak sonuçtan genel olarak memnun kaldığımızı söyleyebilirim. 

Otel, tam bir çocuk oteli. Zaten çoğunlukla Rus ailelerden oluşuyor ve maşallah Ruslar da en az 2 çocuklular. Restoranın içinde çocuklar için ayrılmış minik masalar ve sandalyelerden oluşan, çocuk büfesine sahip ayrı bir bölüm var. Şirin tabak çanaklar da unutulmamış.

Mini Club da yeterince büyük. İçerisinde kaydıraklı bir havuz, bebek havuzu, çocuk parkı, hoplama alanı, çeşitli oyuncaklar bulunuyor. Gün içerisinde çocuklar için değişik aktiviteler düzenlendiğini, şişme oyun parklarının kurulduğunu da gördüm. 

Deniz kenarı kum-çakıl karışık. Deniz, girdikten bir süre sonra derinleşiyor. Ben zaten Belek'in denizini pek sevmem, bulanık sayılabilecek yeşilimsi bir suyu var, zaman zaman dalgalı olabiliyor. Deniz dediğin cam gibi olacak, dibini görebileceksin, serin olacak, mavisi seni senden alacak. Bodrum ya da Kaş'ın denizi gibi...Neyse bir dahaki sefere artık. 

Otelin akşam animasyonları daha önce hiç bir yerde görmediğim kalitedeydi. Öyle sulu şaklabanlıklar yok, hemen hemen her akşam dışarıdan dansçılar gelip gösteri yaptılar, özellikle son akşamımızdaki sambacılar gerçekten muhteşemdi! Bir akşam da etrafı süslediler, kocaman bir parti alanına çevirdiler. Nehir de o gece dans ederek çok eğlendi, tabi biz de :) 

Temizlik konusunda da oldukça başarılılardı. O kadar çocuğa rağmen,  özellikle restoran kısmı çok hızlı bir şekilde temizleniyordu. Bu yüzden alkışı hak ediyorlar :) 

Gelelim fotolara : 


Alırım başımı giderim efeler gibi heyyy efeler gibi heyyyyy.... Bu resmi görünce aklıma gelen ilk şarkı bu oluyor nedense. Bizimki pek sevdi çimenlerde koşuşturmayı. "Yaka yaka" (Yakala yakala) diye koşturup durduk, pek bi eğlendik :) 




Pek bir ciddiyiz canım !


  Ve zafer benim :) 




Bir minicik kız çocuğu bak, duruyor orada hala... Utangaç mı ne :) 

Ayyy baktıkça bakasım, gittikçe gidesim geldi yine. Seneye yaz planlarını yapmaya başlayayım en iyisi :) 

Sevgiler,