29 Kasım 2014 Cumartesi

İyi ki doğdun Çınar :)


Deniz'imin kuzusu, Çınar'ımızın 1. yaşını kutladık bu ay. Nasıl geçti 1 sene demicem, çeken bilir dimi Deniz'im :) 

Çınar'ın doğumgünü için ne yapsak, evde mi, dışarda mı, arkadaşları katsak mı, ailece mi olsak derken sonunda herkesi bir araya toplayarak, kendi nişanını yaptığı yerde çok güzel bir doğumgünü organize etti Deniz. Kadıköy minibüs yolu üzerindeki Zero Cafe, doğumgünü, nişan vb. kutlamalar için gerek dekorasyonu gerekse hizmetiyle oldukça uygun bir mekan. 

Doğumgünü öncesinde beraber Eminönüne gidip çeşitli süsler ve hatıra çerçevesini aldık. Bu hatıra çerçevesi olayı Eminönü'nde gerçekten çok çok uygun bir fiyata satılıyor, sadece 10 tl! Geçen sene Nehir'in doğumgünü için 10 katından fazla verdiğimi düşününce ahh vahh edip duruyorum. Ayrıca bir çok çeşit yapmışlar, temalara uygun olanlar var, üzerinde isim yazmak için boş alan olanlar var bizim aldığımız gibi. Becerikli arkadaşım bu boş olan alana çok güzel yazmış Çınar'ın ismini, süper bir çerçeve olmuş. 


       Çınar, babasının boğazına dayanmış, şimdiden bu evde benim sözüm geçer diyor tabi :) 


                                                       Savaş ailesi, ne güzelsiniz siz öyle 

Süs olarak 1 yaş temalı orta süsleri, peçeteler, çubuklar ve küçük bannerlardan aldık, tabi bir sürü de balon. Ben kahvaltı tabaklarına konması için çubuklara uygun kürdanlar yaptım, onlar da pek şeker oldu :) Misafirlerine dağıtmak için Çınar'ın resmiyle magnetlar yaptırmış Deniz, küçük papyonuyla çok tatlı bıdık. 




Çocuktan çocuk anneler :) 

Gelelim o güne; Nehir'in geçen seneki haline göre bence Çınar oldukça sakindi. Normalde uyuması gereken zamanda bile uyumadı ama hiç huysuzluk da yapmadı. Bir şeyler olduğunun farkında, o kucak senin bu kucak benim gezdi durdu ama aslında kendisi kapıdan çıkıp gitmeye pek niyetliydi, hızlı hızlı öyle bir yürüyor ki, hiç tek başına bırakmaya gelmiyor. Bir de masanın üzerindekilere karşı bir zaafı var, her şeyi eline alsın, yerlere atsın, birileri toplar nasılsa :) 

Pastası da çok çok güzeldi. Rengarenk, üzeri tam çocukların dikkatini çekmeye yönelik şekilli çubuklarla dolu ( bakınız Çınar'ın aşağıdaki hallerine ) ve tadı nefis bol çikolatalı bu pastayı Misket Pasta yapmış, ellerine sağlık, gerçekten çok başarılıydı. 











Her yaşın pastan gibi çoook renkli, çoook tatlı ve güzel sürprizlerle dolu olsun kuzum. İyi ki doğdun Çınar, İyi ki Çınar'ı doğurdun Deniz :) Hep beraber daha nice doğumgünleri kutlarız inşallah ! 









21 Kasım 2014 Cuma

Bolyanak Okuyor : "CEMİLE her şeyi kendi yapmak istiyor"



  Aslında Bolyanak her şeyi kendi yapmak istiyor diye bir kitap da ben mi yazsam acaba :) Her şeyi kendim, kendim, kendim yapıcam diye tutturduğu bu günlerde bu kitap bize cuk oturuyor. 
Sabah, öğle, akşam Cemile okuyoruz evde.  Elimizde bu seriden 5 kitap var, ilk aldığımız yaz başında "Cemile yüzmeyi öğreniyor"kitabıydı, bizimki onu pek sevmişti. Demin aramama rağmen bulamadım, herhalde evde bir yerlere soktu küçük hanım. Şimdi de sürekli bu kitapları okuyoruz, artık satır satır ezberledim ! 

Kaknüs Çocuk'tan çıkan Cemile serisini, Aline de Petingy yazmış, Nancy Delvaux  resimlendirmiş ve Seda Darcan Çiftçi de Türkçe'ye uyarlamış. Toplam kaç kitap olduğunu bulamadım, sanırım 38 civarı. Özellikle resimleri çok başarılı buluyorum, Cemile o kadar şeker ki :)  3-7 yaş arası çocukların günlük yaşamlarından seçilen hikayeler ile sade, canlı, dinamik ve orjinal çizimler bir araya gelmiş ve ufaklıkların dikkatlerini uzun süre odaklayabilecekleri neşeli kitaplar ortaya çıkmış. Genellikle hoşgörü,arkadaşlık, karşılıklı saygı gibi değerleri ve yaşamın içinden çıkarılacak ilk dersleri vurguluyor. 

Şu an en çok okuduğumuz "Cemile her şeyi kendi yapmak istiyor" kitabında, Cemile kendini pek çok şeyi tek başına yapabilecek kadar büyümüş hissediyor, bu nedenle zaman zaman annesini kızdırıyor ( işte tam da bizim durumumuz ), dedesinin sözünü dinlemiyor, başına iş açıyor. Ama kitabın sonunda Cemile her şeyi kendi yapamayacağını, biraz daha büyümesi gerektiğini anlıyor. 


Kitaplar aslında 3+  için ama Nehir ilgiyle dinliyor, hatta biz okurken daha o satıra gelmeden bazen kendi söylüyor "tavşanlar kaçmış " gibi. 




Şimdi uyku vakti, gidelim de bir Cemile okuyalım, sonra kitabı elimden alsın, kendim kendim desin, biraz da resimlerine bakarak kendi anlatsın, sonra bitti desin versin elime kitabı, şimdi orman anlat desin ( orman, bizim için kırmızı başlıklı kız demek), iyi ki bir kere anlattım, her gün mutlaka 1 posta da orman anlatıyoruz. Masal da bitsin, sonra direne direne, anca 1 saatte uyur bizimki... 


18 Kasım 2014 Salı

Evvel zaman içinde...

Bir zamanlar bir küçük bıdık varmış. Bu şirin mi şirin bıdık, 2 yaşına yaklaşırken iyice söz dinlemez olmuş. Annesinin her dediğine "yapmicam", "istemiyorum","hayır gelmicem", "hayır toplamicam", "hayır giymicem" şeklinde yanıtlar vermeye başlamış. Anne bir gün kendini kaybederek bu küçük bebeğine çok bağırmış, sonra da pişman olmuş, uykusunda onu öpüp özürler dilemiş. Ama gel gör ki bu sahneler evde çok sık tekrarlanmaya başlamış, anne ne yapacağını şaşırmış. Küçük bıdık hiç söz dinlemiyor, bir şeyi tutturdu mu vazgeçirmek mümkün olmuyor, ağlaya ağlaya krize giriyor, annesini babasını çok üzüyormuş. Annenin sinirleri harap olmuş, böyle durumlarda bıdığı sakinleştirmek çok zormuş.  Genel olarak çok uslu olan, yaramazlık yapmayan bu cimcime, tutturmaya başlayıp ağladığı zaman pek sevimsiz oluyormuş. Anne, "bu günler de geçecek, elbet daha çok laftan anlamaya başlayacak, daha iyi olacak" diyormuş kendi kendine, ama etraftaki kişiler büyüdükçe işin daha da zorlaştığını söylüyormuş. Sahi bu iş nasıl oluyormuş, anne-babalar da, özellikle anneler de nasıl bir sabır varmış?!? 

Evde oturan anne olmak daha mı zormuş, çalışan anneler dışarda ohhhh mu diyormuş, eve gelince daha mı kolay tahammül ediyormuş herşeye? 
Anne şimdi evden çalışıyormuş ve bu gidişle bir süre daha evden, bıdığının yanından çalışmaya devam edicekmiş. Bu yüzden miymiş annenin bu tahammülsüzlüğü, sabırsızlığı, zaman zaman bıkkınlığı? Onu çok çok severken, öpüp koklamalara doyamazken, bu bıkkınlık kelimesini ağzına alınca kendini suçlu hissetmesi normal miymiş? 

Anne çözümsüz sorular içindeymiş, tek bildiği bıdığının hayatının ta kendisi olduğu, canının içi olduğuymuş. Ne kadar sinirlense de, bağırsa da çağırsa da o onun herşeyiymiş, biricik bebeğiymiş. Hem o daha çok küçükmüş, tek derdi kendi isteklerinin o istediği anda olmasaymış. Büyüdükçe dertleri de onunla birlikte büyüyecekmiş. 

Belki de anne gibi bir çok başka kadın varmış evrende, kafasında böyle sorular olan,  sinirlenip bağırdığında kendini kötü anne hisseden... Ama anne şunu biliyormuş ki böyle yaşamaya alışmak gerekirmiş, çünkü o da kendi annesini zaman zaman çok üzermiş, ama annesiz de yapamazmış. Annelik her şeyiyle çocuğunu sevmeyi, ondan asla vazgeçmemeyi, onu çok kızdırsa da onu affetmeyi gerektirirmiş çünkü. 

Anne bunları yazınca biraz rahatlamış, kendini daha iyi hissetmiş. Saat 23.00'de anca uykuya dalan bıdığını öpüp o da kendini yatağına atacakmış artık. Sabah baba işe gidince de onun kokusuyla uyumaya devam etmek için koynuna alacakmış küçük cimcimesini. 






10 Kasım 2014 Pazartesi

Kızı olan yapar derler, AŞURE

Ben gelmişim 32 yaşına, annem bir kere bile aşure pişirmemiş! Amma ve lakin, madem benim kızım var, bu sene biz de aşure yapalım deyince, hemen kolları sıvadı sağ olsun. 
Bizim ailede aşureyi hep Asuman teyzem pişirir, bu nedenle biz de bir bilene danıştık, teyzemden yardım aldık, annem, anneannem ve 2 teyzem hep beraber aşure pişirdik. Evimizin bereketi artsın, bolluğu taşsın dedik, çevremize bol bol dağıttık :) 

Aşağıdaki tarifteki ölçüler teyzemin senelerdir yaptığı aşureye göre. Biz ölçüyü biraz arttırarak tarifi uyguladık ve 4 tencere içinde aşuremizi pişirdik ! Kısmetse seneye, ölçüyü arttırmadan deneyeceğim, bu ölçüyle de yeterince çok çıkıyormuş. 


   AŞURE 


  • 3 su bardağı buğday 
  • 1 çay bardağı pirinç
  • Birer su bardağı fasulye, nohut 
  • 1,5 kg şeker  ( arada tadına bakıp şekeri arttırabilirsiniz)
  • 1/2 kg süt 
  • Kurutulmuş meyveler ( Üzüm, kayısı, incir)
  • Fındık, ceviz 
  • 1 elma
  • 1 portakalın kabuğu
  • 4-5 tane karanfil 
  • 3 damla gül suyu 
  • Yaklaşık 6 litre su 
  • Süslemek için çeşitli kurumeyve ve kuruyemişler (Biz kuru kayısı, kuş üzümü, toz fıstık, file badem, nar, ceviz, fındık ve tarçın kullandık)
  1. 3 bardak buğdayı ve pirinci bir gece önceden yıkayıp, 2 litre suyla 1 taşım kaynatıyoruz. 
  2. Sabah, suyunu dökmeden, helmelensin diye içinden biraz blendırı geçiriyoruz. 
  3. 1 gece önceden haşladığımız fasulye ve nohutu tenceremize ilave ediyoruz. 
  4. Üzerine 4 litre su koyup hepsini yaklaşık yarım saat kaynatıyoruz. 
  5. Kurutulmuş meyveleri küçük küçük doğrayıp, fındık ve cevizle beraber tencereye ekliyoruz. 
  6. Elmayı doğruyor ve portakal kabuğunu rendeleyerek tencereye ilave ediyoruz. 
  7. Şekeri ve aynı anda sütü de tenceremize koyarak 5 dakika kadar daha kaynatıyoruz. 
  8. 1 çay kaşığı kadar tuz serpiyoruz.
  9. Ocaktan almadan hemen önce karanfili yarım bardak kadar suyun içinde kaynatıp biraz soğutuyor, içine gül suyunu da ilave ederek tencereye ekliyoruz. 
  10. Sıcakken kaselere paylaştırıyor ve üstünü dilediğimiz malzemelerle süslüyoruz.

Afiyet olsun :)