25 Eylül 2014 Perşembe

Tam şu anda

Tam şu anda yaşadığım bu sahneyi, duygularımı buraya yazayım da hiç bir zaman unutmayayım. Hoş, unutacağımı sanmam ya neyse:) 

Ben bilgisayar başında maillerime bakarken, Nehir de yanımda bebeği Selin'le oynuyor.
Selin onun ilk bebeği, anneannesinin 1.yaşgünü hediyesi. Bir kız bebek için sesi biraz kart ama kendisini pek seviyoruz. Düğmesine basınca konuşuyor, şarkı söylüyor fln. Nehir de bu aralar iyice dillendi ya, kendisiyle çok güzel oynamaya başladı. İşte 5 dk önce Selinle Nehir arasında yaşananlar: 

Nehir: Kızım, bebeğim yoogu söle ( noldu) Canım, bitanem 
Bu arada Selin'in düğmesine basıyor:
Selin: Hava çok güzel, güneş parlıyor, hadi parka gidelim
Nehir: Gidelim, hadi parka gidelim, salıncak, kaydırak, binelim. 
Selini alıyor, öbür koltuğa geçiyor, parka geldiler
Nehir, Selini kucağına alıyor. Diyor ki;
Nehir: Susadın mı 

Kalkıyor, oyuncak mutfağından su dolduruyor, getirip Seline içiriyor. 
Nehir: Doydun mu, hadi ye, pasta ( Selini elleriyle besliyor:)) 
Selin'in düğmesine basıyor, şarkı söyle diyor, tesadüf o ki tutturuyor bir kerede:
Selin: Daha dün annemizin kollarında koşarken... diye başlıyor
Nehir oynicam diyor, kalkıyor koltuktan dans etmeye başlıyor. 
Tekrar düğmesine basıyor; 
Selin: Şeker istiyorum markete gidebilir miyiz ?
Nehir: O zaman gidelim, Markete gidelim, fuk ( süt) alalım. 
Sonra veriyor biberonunu Seline. 
Bir de güya Selin'i konuşturuyor gibi yapıyor: " Uykum var uykum var"
Nehir: Eeee, Kapa gözünü, uyu, dandini dastaneeee... 

Çok güzel bir andı, hissettiklerim tarifsiz, gözlerim yaşlı...

24 Eylül 2014 Çarşamba

Bolyanak Okuyor: Küçük Vak Vak "1-2-3" ve Küçük Vak Vak "Renkler"




    
Aslında Küçük Vak Vak kitapları, Nehir'e ilk aldığımız kitaplardan. Şu an o kadar çok kitabı var ki, odasındaki komidinin üzerinde koca bir tepe oluştu. Ama Küçük Vak Vak'ların yeri her zaman ayrı. 
Gün içerisinde kitap seçerken eli mutlaka bir kere bunlara gidiyor. Sanırım bu 2 kitabı bebeklik hatırası olarak saklayacağım:) 

Pearson Yayıncılık'tan çıkan Küçük Vak Vak serisinin 7 tane kitabı. Bizim elimizde bu ikisinin haricinde bir de "Uyku Zamanı" isimli olanı var ama o eğitici kitaptan çok bir masal kitabı. Onu da ayrı bir yazıda inceleriz. 

Bu 2 kitap, neredeyse 1 yıldır Nehir'in elinde ama hala sağlamlar. Sayfaları kalın olduğu için çocuklar kazayla(!) yırtamıyor, ayrıca kitap da kolayca dağılmıyor.İçindeki çizimler çok sevimli, yazıları büyük, renkler güzel. Çocuğun dikkatini hemen çekebiliyor. Kitapların boyutları küçük, genelde yanımda çantamda taşıyabiliyorum. 



Esas kahramanımız Küçük Vak Vak ve kardeşi Süslü'nün maceralarını anlatan "1-2-3", 1'den 5'e kadar saymayı öğretmeyi amaçlamış. Sayılar kitapta 2'şer kere farklı resimlerde gösterilmiş.



Küçük Vak Vak ve kardeşi Çıtırık ile renkleri öğretmeye yönelik "Renkler" kitabında ise, 8 tane renk sadece 1 kere belirtilmiş. Bir kaç renk belki daha iyi bir şekilde gösterilebilirmiş, mesela siyah renginde karıncalar gösterilmiş ama siyahlık pek belli değil. 

Kıssadan hisse, bu 2 kitap da minik bıdıklar için son derece uygun. Renkleri ve sayıları öğretmenin yanı sıra kitaptaki diğer resimler de ilgi çekiyor. Nehir sürekli "bu ne, bu ne" diye sormakta. Zaten bu aralar kendisinden sürekli bunu duyuyoruz. Çocuk her şeyi öğrenmek istiyor tabi naapsın:) 



Sevgiler, 

16 Eylül 2014 Salı

Hayat çok pahalı dostum !

Gerçekten çok pahalı. Ve en çok eğitim alanında pahalı sanırım. Bu aralar duyduğum özel okul ücretleri beni bir fena çarptı. Nehir'in okula başlayacağı zamanları düşündükçe yüreğim sıkışıyor valla. Memleketin hali belli, devlet okullarının bir kısmı İmam Hatip oldu bile ve bu okulların sayıları giderek artacak :( Çocuğumu yakınımdaki bir okula nasıl gönül rahatlığıyla verebileceğim ? Ailem beni yuvadan itibaren üniversiteye kadar hep özel okullarda okuttu ama şimdi duruma bakınca bunun bizim için neredeyse imkansız olduğunu görüyorum. Hadi anaokuluna verdik diyelim bir şekilde, sonra 8 yılı nasıl vericeksin. 

Eskiden daha mı kolaydı özel okulda okutmak? Sonuçta benim annemin babamın durumu da belliydi. Her zaman orta halli diyebileceğim bir hayat yaşadık. Belki şimdi de bu şekilde yaşamaya devam ediyoruz ama kızımı özel bir okulda okutabileceğimi düşünmüyorum. Okul ücretleri bir yana, servis parası, yemek parası vs. derken küçük bir servet ödeniyor maalesef. 

Geçen yazımda da bahsettiğim gibi, bu aralar bir oyun grubu arayışı içerisindeyim ama onların ücretleri bile ateş pahası! Nehir ay sonunda tam 21 aylık olacak. Oyun grupları için de biraz sınırda kalan bir yaş. Yaptığım araştırmalar sonucu bize en uygun gibi görüneni Gymboree'nin Play&Learn dersleri oldu, onun da bir grubu zaten 22 aylıktan başlıyor. Tabi ücreti çok fazla ama içerik olarak incelediğim diğer gruplardan daha çok hoşuma gitti. Zaten yeğenim Naz da bu derslere annesiyle beraber katılmış ve çok eğlenmişti. Çok güzel şarkılar söylüyor, dans ediyor, sürekli, onun tabiriyle okula gitmek için can atıyordu. Bazı oyun gruplarında fiziksel aktiviteler oldukça az, bazılarında ise daha çok fiziksel aktivite ağırlıklı. Gymboree'de ise hem internetten okuduklarım, hem kuzenimden duyduklarım, hem de gidip görüşünce aldığım bilgilere göre zihinsel, sosyal ve fiziksel aktiviteler uygun bir şekilde her grupta çocuklara yaptırılıyor. 

Bakalım, olmazsa 1-2 ay kadar daha bekleyip kararımızı vereceğiz. Sanırım o zamana kadar da bizim bıdık parklar, bahçeler, kapalı oyun alanları ve benim yaptırdığım aktivitelerle yetinecek. 



Sevgiler, 

8 Eylül 2014 Pazartesi

Yaz biterken

Evet, bir yaz daha bitti...Tatillerimizi yaptık, seneye görüşürüz deniz diye el salladık, evimize döndük. Kalabalığa, curcunaya alışmış kızım evlere sığamaz oldu. Sürekli beraber oynayalım, yeni bir aktivite yapalım, attalara gidelim halindeyiz. 

Bu aralar o kadar çok konuşuyor ki, nerdeyse 1 saniye susmuyor. Çenen düştü iyice diyorum, tutup çenesini gösteriyor, "Çenem düştü, nerde" diyor :) Pek fazla cümle kurmasa da kelimeleri birbiri ardına söyleyerek her geçen gün daha anlamlı konuşuyor. "Ayağim, kirlendi, yıkarız, temiz" gibi. Tam bir papağan, ne dersem tekrarlıyor, genellikle bebek konuşmasıyla. Her gün yeni kelimeler öğreniyor. Ona ninni söylerken benimle beraber bazı kelimeleri söylüyor, isteklerini belirtiyor. 

Mesela " Dandini bostane memesin laana" mı dedi, bilin ki "Dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana, kov bostancı danayı, yemesin lahanayı" istiyor. 
"Hoşgeldin bebek" diye bir ninni söylüyoruz, yarısı bizim uydurmamız, onu da çok seviyor. "Senin yolunu bekliyor..." diye söylüyorum devamını o getiriyor " doomgünü partileri" şeklinde:) 

Kara çalı ve Fasulye şarkılarıyla dans etmeye bayılıyor. Öyle ki tatilde hepimiz sürekli el çırpıp kara çalı söylemekten bitap düştük! Bir de o dans ederken herkes alkışlayacak, tek tek hepimizi kontrol ediyor, el çırpmayanın vay haline! "Kaya kaya" diyerek ellerini çırpıyor ve şarkının söylenmesini istiyor. Kendi etrafında döne döne öyle bir dans edişi var ki, sürekli söylüyoruz bizde napalım :) 

Çok güzel yüzdü, denizi zaten sevmişti iyice pekiştirmiştik olduk. Ama Gündoğan'ın denizi de deniz hani. Çocukla beraber gitmek için çok uygun. Bizimki simitte durmaktan hoşlanmamaya başlamıştı, kolluklarıyla rahat hareket edebildiği için çok mutlu oldu. Ayaklarını çap çap vuruyor suyun içinde. Bir de kendine nasıl güveniyorsa, hiç bize bakmadan alıp başını gidiyor. Annesi gibi suyu çok seviyor bebeğim.  








Kuzenimin kızı Naz için deliriyor, sürekli "Naj Naj " diye peşinde koşturuyor. Deniz kenarında beraber oynadılar, evin verandasında "çiçek kova" diye bağrışarak rüzgarda uçan begonvilleri kovaladılar, dondurma yediler, Naz ona Pasaklı şarkısını söyledi, bizimki de pek sevdi, ve tabi ki oyuncaklarını hiiiçç paylaşamadılar. Biri sürekli öbürünün elindekini istedi, hep bir bağrış çığrış yaşadık...Biraz daha büyüsünler de güzel güzel oynayacakları günler gelsin inşallah! 



   Dondurmanın tadı böyle çıkar :) 

Gece verandada oturup çekirdek çitledik, bu da çekirdek yerken uyuyakalan bıdık:


Güzel anılarla döndük tatilimizden. Şimdi evimizde vakit geçirmeye çalışıyoruz. Kendi başına birazcık oynamaya başladı. Özellikle legolar ve boya kalemleriyle vakit geçirmeyi seviyor küçük hanım. Bir de hamur oynamaya başladık, ama şu an tek ilgilendiği hamurdan küçük küçük parçalar koparmak. Benim de bir şeyler yapmama izin vermiyor, elimden alıp parçık pinçik ediyor. 




Artık güneşli günler de sona ermeye başlayacak. Şimdi Nehir'i bir oyun grubuna götürmek istiyorum ama neresi bilemiyorum. Haftada 1-2 gün beraber gidelim, dans etsin, müziklerle eğlensin, diğer çocuklarla kaynaşsın. Araştırmaya başlayalım bakalım. Bizimki şu an ekranda hamurla oynadığı resmi görünce "amur amur" diye tutturmaya başladı, gidelim de biraz hamur parçalayalım. 

Sevgiler,