15 Eylül 2015 Salı

Yaz'dan Kalanlar

Zaman öyle bir hızla geçip gidiyor ki, işler-güçler bir yanda,  ikiz bebişler bekleyen Yasem'e yardım telaşı bir yanda,  Eylül olduğunu anlamadan ayın 15.i olmuş bile ! Oysa ki niyetim tatilden döner dönmez, hatıralar daha tazecikken buraya kaydetmekti ama tatil biteli nerdeyse 1 ay oldu, neyse kısmet bugüneymiş. 

Efendim ilk başbaşa, yani anne-baba-çocuk tatilimizi yaptık bu yaz. Arabayla gidebileceğimiz yakın bir yer olsun dedik; önce Assos, ardından Bozcaada ile belirledik rotamızı. Arabada Nehir'i oyalamak nasıl olacak diye düşünsem de, endişelendiğim kadar kötü olmadı. Bir kere Assos'a giderken yolun yaklaşık 2,5 saati feribotta geçti, geri kalan saatlerde de ( 4 saat civarı) bizimki biraz uyudu, biraz şarkılar söyledik, çubuk kraker, yemek molası fln derken otelimize, Club Hotel Kanara'ya vardık. İnternette araştırma yaparken bulduğum Hotel Kanara, tam anlamıyla çocuk dostu bir otel. Bir kere çocuksuz misafir hemen hemen yok gibiydi:)  Küçükkuyu- Assos arasında denize sıfır konumlanan otel, kalabalıktan uzak,  sessiz bir sahile sahip. Restoranın hemen yanındaki büyük oyun parkı, denizin içerisine yaptıkları mendirek, yemeklerde sunulan çeşitler ( ki gerçekten 5 yıldızlı otellerde yiyemeyeceğim lezzette zeytinyağlılar yedim, her şey çok güzeldi), akşam yemeği sonrası çocuklara bahçede, minderler üzerinde film keyfi, tavuskuşları, kediler, köpekler ve çocukların beslemeye bayıldıkları keçi"Canan"..  Deniz kenarının kum olmaması önce beni biraz üzmüştü ama sonra baktım ki bizimki çakıl taşlarıyla bile mutlu, ben de e iyi o zaman dedim, onu seyre daldım :)

                                                         



                                                                      
                                                                      Keçi Canan 

Bu arada deniz özellikle sabahları çok güzeldi, akşamüstü maalesef rüzgarla birlikte dalgalanıyordu. Biz de akşamüstlerimizi gezmeye ayırdık,  bir gün Kaz Dağları'ndaki Yeşilyurt Köyü'ne gittik, Han Cafe'de leziz yemekler yedik; bir başka gün ise, güzel evleri ve sahilde sıralanmış çay bahçeleriyle bana İstanbul'daki adaların daha büyüğünü anımsatan Küçükkuyu'ya. 

Gelelim Bozcaada'ya. İlk olarak 2006 senesinde gittiğim adayı görür görmez sevmiştim ben. Sonraki yıllarda bir iki kere daha gittim  ama 5 senedir kısmet olmamıştı ada tatili. Nehir ile nasıl olacağını da düşünüyordum tabi, sonuçta Bozcaada'da plajı olan tek tesis Ayazma, orası da tam bir curcuna yeri.Tesis aramayana denize girme yeri çok, bir de tabi arabalı olmak lazım, çünkü minibüsler sadece Ayazma ve hemen bitişiğindeki Sulubahçe ve Habbele plajlarına götürüyorlar, ama oralarda da tesis yok. Biz bagajımızda şemsiyemiz, rejisör sandalyelerimiz, soğuk çantamız ve tabiki Nehir'in lazımlığı ile hazırlıklı gittik :)  Öyle olunca da kalabalık derdi olmadan, istediğimiz yerde denize girebildik. Aşağıdaki resimler Habbele ve Akvaryum koylarından :) 



Denizi- kumu bizimkini tam anlamıyla mest etti.  Gidiyorsun gidiyorsun su anca beline geliyor,  denizin içi de hep kum. Ama tabi su bayaa soğuktu, yine de Nehir hep girmek istedi, şükür hastalanmadan atlattık tatili. 

Günün çoğunu deniz kenarında geçirdik, akşamları ada sokaklarını arşınladık, olmazsa olmaz bir çok fotoğraf çektik, Çiçek pastanesinin bal badem muzlu dondurmasıyla tanıştık, Vahit'in yerinde deniz ürünleri ziyafeti çektik, Nehir her gün bol bol üzüm yedi hatta İstanbul'a da bir kaç kg üzüm taşıdık :)  

Bozcaada'da nerde konaklasak diye düşünürken, daha önce sorduğum bir kaç pansiyon/otelde de yer kalmadığını öğrenmiştim. Sonra bir arkadaşımızın tavsiyesi ile, Adahan Otel'de yer ayırttık. Kale arkasındaki bölgede yer alan otel, merkeze bir kaç dakika yürüme mesafesinde. Bu da Eren'i özellikle akşam araba kullanıp park problemi yaşamayacağı için memnun etti :) 
Nehir ile merkezde bir otelde kalmak da çok kolay oldu, böylece gece pusetinde uyuyunca biz keyif yapıp, otele kadar pusetiyle gidebildik.  Odaları biraz fazla küçük, ama oldukça temiz ve kullanışlı. Kahvaltısı da çok güzeldi, özellikle reçelleri :) 


                                                              Adahan Otel/ Bozcaada 


                                                    Anne-kız bu resmimizi çok sevdim :) 

Tatilde tek sıkıntı çektiğimiz konu Nehir'in tuvalet sorunu oldu, daha doğrusu kaka problemi. Bizimki tuvaletini ilk oturuşta hemen yapmadığı için, gün içerisinde 4-5 kere kaka nedeniyle (genelde ya yolda ya da yemek esnasında!)  tuvalete koştuk ve ya tuvalet yoksa, hemen lazımlığımızı açtık. Özellikle yolda giderken, bunun suratı bir anda ekşimeye başlayınca ve inelim artık diyince, daha o söylemeden biz anlıyorduk başımıza geleni.  Daha sonra babası arabayı uygun bir yere çekiyor, lazımlık düz bir zemine yerleştiriliyor ve bizimki genelde denize nazır oturup işini görmeye çalışıyordu :) 

İşte böyle, bir yaz tatili daha bitti..  Nehir biraz daha büyüdü;  bizi bazen yanında istemiyor ( Assos'da minderlerin üstünde film seyrederken yanına gidince bana hep sen git dedi bıdık, karizması mı çizilecek diye korktu ne! ),  bazen anne beraber diyor, genelde üçümüz birlikte bir şeyler yapınca çoook keyif alıyor ( kumdan kale yaparken inanılmaz mutluydu) , bizimle konuşmayı, bize şarkılar söylemeyi çok seviyor,  ve o dillendikçe, gerek sorduğu sorular, gerek verdiği cevaplarla bizi şaşırtıyor, güldürüyor, bazen de yok artık dedirtiyor. Büyüdükçe aslında idare etmesi de zorlaşıyor, daha bir başına buyruk, daha bir cesaretli olduğu için başına bir şey gelecek diye korkularım artıyor, daha çok kontrol etmek gerekiyor ( her an yola fırlayabilir diye çok korkuyorum mesela).  

Neyse şimdi endişelere boğulmaya gerek yok, ben en iyisi seneye nereye gitsek onu düşünmeye başlayayım :)