29 Ocak 2016 Cuma

Okul Zamanı


Ve Bolyanağım artık okullu oluyor :)  Gerçi sen okula mı başlayacaksın dediklerinde elini böyle hep bişey anlatırken yaptığı gibi yukarı kaldırıp "hayır, yuvaya yuvaya" diyor, doğru söylüyor ama olsun, bizim için okul süreci  resmi olarak başlıyor. 

Bir kaç okul gezdim, bir kaçıyla sadece telefonda görüştüm, internetten bolca araştırdım, sonuçta gene gittim, evimize çok yakın olan, annemin Nehir yürümeye başladığından beri, önünden geçerken hep " bak sen burda yuvaya gideceksin" dediği okulda karar kıldım:)  Sıcak, sevimli, bolca oyuncağı olan, Nehir'in de hemen beğendiği ve biz daha görüşürken çocukların arasına dalıp hamur oynamaya başladığı bir yer.

Çanta, ayakkabı, eşofman vs. gibi ihtiyaçlarımızı tamamladık geçen gün. Alışveriş yaparken bile duygusallaştım. Kızımı oraya bırakıp uzaklaşınca nasıl olacağım bilmiyorum. Pazartesi ilk günümüz; ilk hafta uyum haftasıymış, bir kaç saat beraber kalıyormuşuz, sonra eğer o halinden hoşnutsa, biraz işim var diye gidiyormuşum. Ayy nasıl olcak, heyecan bastı şimdiden. Umarım herşey güzel gider, umarım çok mutlu olur, arkadaşlarını, öğretmenlerini sever, güle oynaya gider her zaman... 

Hadi bakalım, arkası haftaya :) 



13 Ocak 2016 Çarşamba

Tik tak tik tak... Nehir 3 yaşında!

Yazmayalı ne kadar uzun zaman olduğunu aslında farkındayım, ara sıra hadi unutmadan, anılar sıcacıkken bloğu açayım da yazayım dedim ama ya bir fırsat bulamadım ya da aman sonra yazarım dedim geçtim. Diye diye bugüne geldik, bir sürü şeyi de balık hafızamla unuttuğuma eminim :(

Nehir artık 3 yaşında, böyle söyleyince vay be diyorum, 3 yıl geçti ha, ben de 3 yıl daha yaşlandım yani, hatta bence daha çok yaşlandım, x2 diyebiliriz , zalimsin zaman:(
Bazen davranışları 3 yaşından çok çok daha büyük, zaten görenler endamına bakınca 3 yaşında olduğuna pek inanmıyor, maşallah diyelim:) ama bazen de bir bebekleşiyor ki sormayın gitsin.. İnadı, huysuzluğu, tutturukluğu son sürat devam ediyor, istediği olmayınca ağlama numaraları yapıyor; onun dışında kendisi melek gibi, uyku sorunumuz hiç yok, gece kendi kendine yatıp masal okunduktan sonra uyuyor, yemesi-içmesi de çok şükür idare eder, bıcır bıcır konuşup annecim bitanem seni çok seviyorum diye saçımı okşamaya başladığı zaman eriyorum, durup dikkatle yüzüne bakıyorum 2 dakika önce beni sinirden çıldırtan bu kız mıydı diye ! Anımız anımızı tutmuyor anlayacağınız... 

Şu geçen kaç ay içerisinde Nehir ne yaptı diye düşününce aklıma ilk gelen kendisinin Frozen aşkı oluyor. Frozen hayatımıza bir girdi pir girdi.. Tam bir Elsa tutkunu olan kızım, doğum gününde  tabiki de ( !!!) Elsa kostümü giydi, Elsa'sı, Anna'sı, Swen'i, Olaf'ı üzerinde olan bir pasta istedi, oyuncakları, çantası, zartı zurtu derken evimiz küçük bir Karlar Ülkesi fanı evine dönüştü. Her gün mutlaka çizgi filmi seyretmek istiyor, şarkıları sürekli dilinde, Aldırma aldırma şeklinde elinde mikrofon dolanıp duruyor, bütün şarkıyı da ezberledi nasıl becerdiyse, size gösteri yapıcam diyip başlıyor her seferinde baştan şarkıyı söylemeye ! 




Bunun dışında bebek konuşturmak, kitap okutmak, boyama yapmak, legolarla oynamak, bebekleri suda yüzdürmek hala en sevdiği şeyler arasında. Evin içerisinde, özellikle akşamüstleri, deli danalar gibi koşturuyor, sürekli zıplıyor, hopluyor.. Bu saatlerde noluyor da bir enerji patlaması yaşıyor anlayabilmiş değilim, ki öğlenleri uyumuyor. Babasına tadilat-tamirat işlerinde yardım etmeye bayılıyor, aletleri benden daha iyi tanıyor sanırım:) 
 Her şeye ben yapıcam, ben yapıcam diye hevesle atlıyor. Mesela dün bulaşık yıkıyorum, dedi ki " annecim büyüyünce bana lavabo alır mısın " :))) Büyüyünce yemek yapıcakmış, ampul değiştirecekmiş, ev süpürecekmiş... vs. Tamam canım, sen büyü, yapmak istersen hepsini yapabilirsin, hiiiiçççç itirazım olmaz :) 

Ama kendisini oyalamak çok zor; çocuk tabi işim vardan anlamıyor, sürekli bir oyun oynama derdinde.  Oynamaya başlıyoruz, biraz zaman geçtikten sonra benim işe dönmem lazım, sen  oynamaya devam et diyorum, ıı ıhh, kendi kendine oynamıyor :( Benim de işim yoğun olunca sinirli oluyorum, boş yere bağırıyorum bazen, sonra da kendime çok çok kızıyorum ama olan olmuş oluyor. Baktım artık böyle olmuyor, en iyisi bir anaokuluna vermek dedim. Şimdi son hızla anaokulu araştırıyorum. Evimizin yakınlarındaki bir okula yarım gün başlatmayı düşünürken, o okul hakkında parkta bir anneden duyduğumuz kötü bir söz, bizi okuldan hemen soğuttu. Başka bir okula doğru kanım ısınmaya başlamışken, internette okuduklarımla yine başa döndüm. Ne kadar zormuş bu okul seçimi, ki daha bunun tam günü var, sonra ilk okulu var... Ayy içim daraldı düşününce bile. Neyse gidip biraz kızı mıncırayım da neşeleneyim en iyisi :)