18 Kasım 2014 Salı

Evvel zaman içinde...

Bir zamanlar bir küçük bıdık varmış. Bu şirin mi şirin bıdık, 2 yaşına yaklaşırken iyice söz dinlemez olmuş. Annesinin her dediğine "yapmicam", "istemiyorum","hayır gelmicem", "hayır toplamicam", "hayır giymicem" şeklinde yanıtlar vermeye başlamış. Anne bir gün kendini kaybederek bu küçük bebeğine çok bağırmış, sonra da pişman olmuş, uykusunda onu öpüp özürler dilemiş. Ama gel gör ki bu sahneler evde çok sık tekrarlanmaya başlamış, anne ne yapacağını şaşırmış. Küçük bıdık hiç söz dinlemiyor, bir şeyi tutturdu mu vazgeçirmek mümkün olmuyor, ağlaya ağlaya krize giriyor, annesini babasını çok üzüyormuş. Annenin sinirleri harap olmuş, böyle durumlarda bıdığı sakinleştirmek çok zormuş.  Genel olarak çok uslu olan, yaramazlık yapmayan bu cimcime, tutturmaya başlayıp ağladığı zaman pek sevimsiz oluyormuş. Anne, "bu günler de geçecek, elbet daha çok laftan anlamaya başlayacak, daha iyi olacak" diyormuş kendi kendine, ama etraftaki kişiler büyüdükçe işin daha da zorlaştığını söylüyormuş. Sahi bu iş nasıl oluyormuş, anne-babalar da, özellikle anneler de nasıl bir sabır varmış?!? 

Evde oturan anne olmak daha mı zormuş, çalışan anneler dışarda ohhhh mu diyormuş, eve gelince daha mı kolay tahammül ediyormuş herşeye? 
Anne şimdi evden çalışıyormuş ve bu gidişle bir süre daha evden, bıdığının yanından çalışmaya devam edicekmiş. Bu yüzden miymiş annenin bu tahammülsüzlüğü, sabırsızlığı, zaman zaman bıkkınlığı? Onu çok çok severken, öpüp koklamalara doyamazken, bu bıkkınlık kelimesini ağzına alınca kendini suçlu hissetmesi normal miymiş? 

Anne çözümsüz sorular içindeymiş, tek bildiği bıdığının hayatının ta kendisi olduğu, canının içi olduğuymuş. Ne kadar sinirlense de, bağırsa da çağırsa da o onun herşeyiymiş, biricik bebeğiymiş. Hem o daha çok küçükmüş, tek derdi kendi isteklerinin o istediği anda olmasaymış. Büyüdükçe dertleri de onunla birlikte büyüyecekmiş. 

Belki de anne gibi bir çok başka kadın varmış evrende, kafasında böyle sorular olan,  sinirlenip bağırdığında kendini kötü anne hisseden... Ama anne şunu biliyormuş ki böyle yaşamaya alışmak gerekirmiş, çünkü o da kendi annesini zaman zaman çok üzermiş, ama annesiz de yapamazmış. Annelik her şeyiyle çocuğunu sevmeyi, ondan asla vazgeçmemeyi, onu çok kızdırsa da onu affetmeyi gerektirirmiş çünkü. 

Anne bunları yazınca biraz rahatlamış, kendini daha iyi hissetmiş. Saat 23.00'de anca uykuya dalan bıdığını öpüp o da kendini yatağına atacakmış artık. Sabah baba işe gidince de onun kokusuyla uyumaya devam etmek için koynuna alacakmış küçük cimcimesini. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder