20 Şubat 2014 Perşembe

Anne firarda!

Geçen hafta hiç bir şey yapmadan evde tıkılıp kaldık. İlk önce ben ufak bir gıda zehirlenmesi geçirdim, arkasından Bolyanak hapşırıp öksürmeye başladı:(
Cumartesi gününü de evde geçirdikten sonra bana olanlar oldu. Artık dışarı çıkmam gerek diyerek isyan bayraklarını  çektim ve kızı babasına emanet edip attım kendimi sokaklara.
Biraz açık havanın keyfini çıkardıktan sonra rotamı Kozzy alışveriş merkezine çevirdim.
Aklımda "Bi Küçük Eylül Meselesi".  Biletimi aldım, hazır yanımda koca kişisi yokken mağazaları rahat rahat gezdim, Bolyanağa bir kaç parça yeni cici aldım:) Ne kadar çok olsa da bu bebek kıyafetleri insanda sürekli bir alma arzusu uyandırıyor, ne yapalım artık kendimize değil kızımıza alıyoruz.

Gelelim Bi Küçük Eylül Meselesi'ne... Zaten tatilim depreşmiş, ah bir Bozcaada'ya gitsek deyip duruyorum, üstüne film tam oldu! Gitsek ve kalsak oralarda keşke...Şarabımızı içsek, deniz ürünleriyle midemizi bayram ettirsek, üzüm koparsak yesek, hamakta sallanarak uyusak, eski evlerin sokaklarını arşınlasak, akvaryum gibi denizinde saatlerce kalsak, ah ah....
Filmdeki oyuncular güzel, mekanlar güzel, konu güzel, anlatım güzel, akış güzel...Kısaca son zamanlarda en beğendiğim Türk filmlerinden biri. İzlerken gittim filmin içine yerleştim sanki.
Güzel kız çirkin adama aşık olur denmiş ama karşımızda dalyan gibi Engin Akyürek var, son derece hoş, çekici, Allah sahibine bağışlasın:)






Sonuçta baba kızı baş başa bırakıp geçirdiğim bir pazar oldu ama iyi oldu, zaten dönünce hemen arayı kapattık. Arada böyle kaçamaklar yapmak lazım mı? Lazım :)

Sevgiler,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder