28 Şubat 2014 Cuma

Bolyanak neler yapıyor

Bu tatsız konudan sonra biraz da Bolyanak ile ilgili haberler verelim değil mi :)
Küçük hanımın öksürüğü 1 haftada geçmeyince hafta sonu tekrar doktora gittik. Biraz bronşları tıkalı olduğu için doktorumuz antibiyotiğe başlattı. Antibiyotik mucizesiyle çocuk 2 günde iyileşti.
Evet antibiyotik kullanmak istemiyorum ama bebeğimi bu kadar süründürmek de istemiyorum. Ne yapalım başka ilaçlar işe yaramıyorsa gerekli durumlarda antibiyotik kullanılacak.

Bu arada tabi 2 hafta evden dışarı pek çıkmadık. Evde sürekli oyalamaya çalışmak da çok zor oluyor. Hanfendi ayakkabılığa gidip ayakkabılarını alıp getiriyor, eve biri gelince onla beraber gitmek istiyor. Alıştı tabi hep dışarlarda gezmeye...

Yürümeyi bıraktı evin içinde deli dana gibi sürekli koşuyor, her yeri teftiş ediyor adeta.
Hastalanınca insan biraz halsiz olmasını bekliyor ama bizim ki tam bir atom karınca oldu, bir saniye yerinde duramıyor. Bütün çekmeceler, dolap kapakları açılıp pattt diye kapatılıyor, uzanabileceği tüm eşyalar sürekli yerlerde, yatağımızın içinden Legolar, bisküvi parçaları çıkıyor. Düzenli bir insan olarak bu düzensizlik beni yoruyor ama yapacak bir şey yok, etrafı toplayınca 10 dakika sonra yine aynı şey...o yüzden ben de "bırak dağınık kalsın" felsefesini uygulamaya geçtim:)

Artık anne ve mama dışında da anlamlı bir şeyler söylüyor. Yeni kelimelerimiz "dede"," nene", nihayet "baba", "alo", "aba" ve "karga" :)


Al yanaklı kızım benim


Bu aralar sürekli oyuncaklarına mama yedirme derdinde.


Hava da soğuk olunca ancak kapalı yerlere gidilebiliyor. Biz de Bolyanağı biraz Brandium'a götürdük, arabalara, atlıkarıncaya bindirdik.

Yarın cumartesi, herkese keyifli hafta sonları :)

Sevgiler,



Bir D-Smart Net Faciası

Merhabalar,

Bu hafta internetin azizliğine uğradık, pazartesiden beri bağlantımız yoktu. Durumu açık açık burada da paylaşmak istiyorum.

D-Smart Net  8 mbit internet abonesi müşterilerinin hızını 20 mbite çıkartmış ancak bize yanlışlıkla fiber internet tanımlanmış.  Pazartesi günü görüştüğümüzde bunu düzeltmek için kayıt oluşturulacağını ve  24 saat içinde internetimizin açılarak hiçbir ek ücret ödemeden 20 mbit olarak kullanmaya devam edeceğimizi bildirdiler.

Bir gün sonra düzelme olmayınca tekrar aradık.Eşim 47 dakika boyunca telefonda görüşme yapabilmek için bekletildi ancak kimseyle görüşmeden telefon kapandı.

Akşam saatlerinde yine aradık ve bu sefer çağrı merkeziyle görüşmeyi başardık ancak aldığımız cevap işlemin 24 değil 48 saat içerisinde tamamlanacağıydı.

Ertesi gün call center tarafından arandık .Uygunluğumuzun olmadığını ve talebimiz doğrultusunda 20mbit fiber yada 8mbit eski bağlantımıza geri çevrileceğini bildirdi. Durumu tam olarak öğrenmek istediğimizde 20mbit’lik bağlantının fiber bağlantı olduğunu bunun için modem uygunluğu gerektiğini bildirdi. İşlemlerin nasıl ilerleyeceğini öğrenmek istediğimizde aldığımız cevap 24, 48 saat durumundan çok daha komik bir hal aldı. Modemi ve bağlantıyı bizim sağlamımız gerekiyormuş. Hattı eve kadar kendi imkanlarımız ile çektireceğimizi ve D-SmartNet’in sadece bağlantıyı açacağını öğrendik. Haliyle bağlantıyı kendi imkanlarımızla sağlayamayacağımızdan eski bağlantının olduğu şekilde devam etmesini istedik. Call center’ın cevabı modemi açık bırakarak bir 48 saat daha beklememiz gerektiği oldu.

Perşembe günü bilgi almak için aradığımızda talebin işleme alındığını ancak modem kapalı olduğu için sorunun giderilmediğini söylediler. Modem tabi ki de açıktı. Yine kayıt açıldı ancak sorunun ne zaman giderileceği konusunda bilgi verilmedi.

Ve az önce kayınbrom Emre call center'ı tekrar aradı, görüştüğü kişi bir dakika içinde bağlantımızı açıverdi! Yuh diyorum sana D-Smart, ne diyeyim... Şu anda başka bir internet sağlayıcısına geçmek için araştırmalara başladık haberin ola!



20 Şubat 2014 Perşembe

Anne firarda!

Geçen hafta hiç bir şey yapmadan evde tıkılıp kaldık. İlk önce ben ufak bir gıda zehirlenmesi geçirdim, arkasından Bolyanak hapşırıp öksürmeye başladı:(
Cumartesi gününü de evde geçirdikten sonra bana olanlar oldu. Artık dışarı çıkmam gerek diyerek isyan bayraklarını  çektim ve kızı babasına emanet edip attım kendimi sokaklara.
Biraz açık havanın keyfini çıkardıktan sonra rotamı Kozzy alışveriş merkezine çevirdim.
Aklımda "Bi Küçük Eylül Meselesi".  Biletimi aldım, hazır yanımda koca kişisi yokken mağazaları rahat rahat gezdim, Bolyanağa bir kaç parça yeni cici aldım:) Ne kadar çok olsa da bu bebek kıyafetleri insanda sürekli bir alma arzusu uyandırıyor, ne yapalım artık kendimize değil kızımıza alıyoruz.

Gelelim Bi Küçük Eylül Meselesi'ne... Zaten tatilim depreşmiş, ah bir Bozcaada'ya gitsek deyip duruyorum, üstüne film tam oldu! Gitsek ve kalsak oralarda keşke...Şarabımızı içsek, deniz ürünleriyle midemizi bayram ettirsek, üzüm koparsak yesek, hamakta sallanarak uyusak, eski evlerin sokaklarını arşınlasak, akvaryum gibi denizinde saatlerce kalsak, ah ah....
Filmdeki oyuncular güzel, mekanlar güzel, konu güzel, anlatım güzel, akış güzel...Kısaca son zamanlarda en beğendiğim Türk filmlerinden biri. İzlerken gittim filmin içine yerleştim sanki.
Güzel kız çirkin adama aşık olur denmiş ama karşımızda dalyan gibi Engin Akyürek var, son derece hoş, çekici, Allah sahibine bağışlasın:)






Sonuçta baba kızı baş başa bırakıp geçirdiğim bir pazar oldu ama iyi oldu, zaten dönünce hemen arayı kapattık. Arada böyle kaçamaklar yapmak lazım mı? Lazım :)

Sevgiler,

14 Şubat 2014 Cuma

Sevgililer günü kutlu olsun:)



Eskiden ( 20 li yaşlar diyelim) bu gün daha bir özeldi sanki...Bir beklenti olurdu hep, ne yapılacak, nereye gidilecek, ne alınacak vs... Şimdi yaşlandık, bir çiçeğe tav oluyoruz :))
Çiçeklerin biri bolyanağa diğeri bana. Bolyanağınkini canım annem elleriyle getirdi.
Tüm sevdiklerimin sevgililer günü kutlu mutlu olsun, sevgilerimiz hiç bitmesin hep sürsün...


Bu güne özel herkese kocaman öpücükler!

8 Şubat 2014 Cumartesi

Krem Şantili Limonlu Kek

Geçen hafta 20 yıllık dostlar geldi kahvaltıya. İlk olarak onlar için yaptım bu keki, sonra kalanını da neneye götürdüm giderken. Baktım herkes çok beğendi bu yumuşacık pof pof keki, bir kez daha yaptım dün gelen misafirlerime. Onlardan da tam not alınca tarifimi paylaşayım dedim :)



Krem Şantili Limonlu Kek

Malzemeler:
  • 1 paket krem şanti
  • 1 bardak süt
  • 3 yumurta
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 2 su bardağı un
  • 12 çorba kaşığı toz şeker
  • 1 limon
  • 1 çay kaşığı ( Yaklaşık yarım şişe)Dr.Oetker limon esansı 
  • 1 paket kabartma tozu
Krem şantiyi 1 bardak soğuk sütle tarifine göre hazırlıyoruz.
Bir başka kapta yumurtaları toz şekerle iyice çırpıyoruz.
Yağı ekleyip biraz daha çırpıyoruz.
Limon kabuğunu rendesini, suyunu ve limon esansını karışıma ekleyip çırpmaya devam ediyoruz.
Krem şantinin üzerine unu ve kabartma tozunu koyup kaşıkla karıştırıyor ve yumurtalı karışıma ilave ediyoruz.
Biraz daha karıştırdıktan sonra yağlanmış kalıbımıza döküp önceden ısıtılmış fırında 180 derecede yaklaşık 40 dakika pişiriyoruz.
Kek çok yumuşak olduğu için kalıptan çıkarmadan önce iyice soğumasını beklemek gerekiyor yoksa dağılabilir.
Üzerine pudra şekeri döküp servis edebiliriz, afiyet olsun :)

(Not: Ben süsleme için limon şeklindeki marzipanlardan kullandım, bütün kekin üzerinde daha gösterişli duruyor.)

Sevgiler,

Pencere önü çiçekleri

2 küçük bıdık, biri 3 biri 1 yaşında, vermişler ayak ayağa, oturmuşlar nenelerinin penceresinin önünde... İki küçük kuzen, çok mutlu oluyorlar birbirlerine kavuşunca...Biz de her çarşamba nenenin evinde onları buluşturmaktan, o ilk andaki sevinçlerinden, küçüğün büyüğün peşinden koşturuşunu seyretmekten, büyüğün "kardeşimmmm" deyip sarılmasından, oyuncakları paylaşma( mama!) anlarını izlemekten çok keyif alıyoruz:)






İyi ki Naz var bolyanağıma ablalık yapacak, ona kimbilir neler öğretecek...İnşallah bizim büyüdüğümüz gibi beraber büyür onlar da, kuzenden çok kardeş olurlar birbirlerine. Öpücüklerin en büyüğü sizlere canlarım :)